Türkiye'nin En Kapsamlı Kitap Özetleri Web Sitesi |
Psiko Sosyal
TRANS
Yazar: G. LAPASSADE
TRANSIN TANIMI VE TARİHÇESİ:
Trans..: “
Medyumun, bir ruh kendi yerine geçmiş gibi, kişiliğini kaybetmesi halidir.”Terim, kaynaklara 19. Yüzyılda paralel olarak gelişen iki akım aracılığı ile gelmiştir. Birincisi: Allan Kardee tarafından başlatılan, medyumların, söz konusu olduğu Ruhçuluk akımıdır. İkincisi, canlı manyetizmine, manyetizör ile manyetize edilen arasındaki ilişkiye dayanan, Mesmer ile başlayıp, Charcot, Berheim ile gelişen ve Freud’a kadar uzanan bir akımdır.
Etnoloji sahasında keşfedilen trans kurumlarından biri “posesyon tapınçları”dır.
Posesyon: Bir ruhun, bir bedenliyle ilişki kurması, onu geçici olarak hakimiyeti altına alması, bedenini kullanmasıdır. Posesyon tapınçlarında özellikle halkın katıldığı uygulamalar söz konusudur. Herkes (kadınlar bile) katılabilir. Burada ayin şeklinde seanslar yapılır ve tapınç üyelerinin posesyon ve trans halleri vasıtasıyla görünmeyen, cansız, bedensiz varlıklar tezahür ederler. Bu haller sırasında “posede” (tasarruf edilen, ele geçirilen kimse) kendinden geçerek dans etmeye başlar. Bu haller talep üzerine gerek baş ve gövdenin sallanması ve döndürülmesi gibi hazırlık hareketleriyle, gerekse belirli ritimlerin söz konusu olduğu bir müzik aracı ile tahrik edilerek yapılır. Hazirün ve katılanlara göre, trans halinde dans eden, sujenin kendisi değil “posesör” (posede’ye hakim olan) ruhtur. Tapınç üyelerine göre posede, posesör ruhun atı gibidir. Ruh nasılsa atı da öyle olur denir. Kendinden geçme hali topluluğun başkanı tarafından denetlenir. Ayrıca başkanda gerektiğinde bağlantı kurabileceği seçkin ruhlarla ilişki halindedir. Eğer tehlikeli bir durum ortaya çıkarsa seans başkanın müdahalesiyle son bulur.
Bir de şeytani posesyon kavramı vardır ki doğa üstü, uğursuz bir varlığın insana yerleşmesi ve onu yönetmesi anlamına gelir. Bu kavram da Hıristiyan ortamında şeytani bir anlam kazanmıştır. Buna karşılık bu kavram diğer kurumlarda hiç de şeytani bir anlam içermez.
Posesyon ile trans aynı şey değildir.
Şaman transı: kutsal, ilahi sahaya doğru açılan bir şuur deneyimidir. Buna yolculuk denir.
Şaman tipi transa Orta Asya ve Sibirya halklarında, Amerika yerli kabilelerinde, Kiwai papularında, Borneo Dayaklarında ve Avustralyalılarda rastlanır.
Şaman tipi trans ilkel toplumlardaki tek trans biçimi değildir ancak en olgun biçimidir.
Trans tarihsel süreci içinde ele alındığında ilkel denilen toplumlardaki ilk aşamasında henüz kollektif bir biçim kazanamamıştır. Şamanın mistik extazı (kendinden geçme çoşkunluk hali) bireysel bir davranıştır.
Transın kollektif bir biçim kazanması için organizatör bir kişinin aktif müdahalesi gerekir.
Bu kişinin transa hakim olması transın sorumluğunu üstlenmesi ve transı organize etmesi gerekir işte bu noktada transın iki biçiminden tahakkümcü biçimine geçilir.
Transa “açılmış şuur” öteki şuur, ikinci şuur halin diyebiliriz. W. James ikinci şuur halini şöyle açıklar “Bizim olağan, uyanık şuur halimiz yalnızca bir şuur tipinden ibarettir. Oysa bizde potansiyel halde, son derece farklı şuur biçimleri mevcuttur. Hayat onların varlığı akla bile getirmeden geçirilebilir. Ancak gereken uyaranlar sağlandığında bu haller oryaya çıkar. Bunlar tam olarak bilemediğimiz sahalarla uyum içinde olan o sahalarda tatbikat yapan şuur tipleridir. Kainat bütünlüğünden bu diğer şuur tiplerini bir kenara bırakarak söz etmek abes olur. Toplumumuzun bir kenara atıp bu ikinci şuur hallerini uyuşturucu kullananlar ressamlar şairler vs. keşfetmektedirler.
EKSTAZ USTASI ŞAMAN
Şamanizm her şeyden önce Sibirya ve Orta Asya’ ya ait tinsel bir fenomendir Sözcük bize Rusça aracılığı ile Tunğuz Şamanlarından gelmiştir. Kuzey ve Orta Asya’nın uçsuz bucaksız topraklarında, toplumun dinsel büyüsel yaşamı Şaman’da yoğunlaşır.
Şamanın niteliklerinden biride büyücülüktür, ama her büyücü Şaman olarak nitelenemez Bu husus Şaman’ın şifacılığı konusunda da kendini gösterir Her kabile hekimi şifacıdır, ama Şaman kendine özgü bir metot kullanır. O, trans sırasında ruhu göğe yükselmek yada cehennemi mekanlara inmek üzere bedeninden ayrılan bir trans uzmanıdır.
Şamantik transın bir tanımı da “ruhsal yolculuk”tur.
Şamanizm’i posesyon ile karıştırmamak gerekir. Karışıklığın sebebi, her iki sistemde de dinsel transın mevcut olmasıdır. Tezahürler her iki sistemde de dinsel fenomenler düzeyinde özellikle psikobiyolojik ve nürofizyolojik düzeyde birbirlerine çok benzemektedirler. Ne var ki, bu iki sistemin yapıları son derece farklıdır. Posesyonda söz konusu olan, kişiyi tamamen emri altına alan ve sujenin yerine geçen bir ruh kavramı, Şamanizm’e tümüyle yabancıdır. Farklılık ilahlarda, ruhlarda, demonlarda trans yoluyla kurulan bağlantıda kendini gösterir.
Şaman ruhlara hakim olur: yani bedensizlerle, demonlarla ve doğal ruhları ile onların araçları haline gelmeksizin bağlantıya geçerler. Ama posede şamanlar da yok değildir. Ancak bunlar istisnaları oluştururlar.
Şamanın transında posesyon söz konusu değildir. Şaman beenini bir başka ruha kullandırtmaz. Şamanın transı kendi başına yaptığı bir şuur deneyimidir. Bununla beraber şaman, gerektiğinde bir ruhla onun posedesi olmadan bağlantı kurabilmektedir.
Şamanların belirlenmesinin başlıca iki yolu vardır:
Seçilme şekli ne olursa olsun her şaman ikili bir eğitimden geçtikten sonra şaman olur.
Ruhların ve yaşlı şaman ustalarının üstlendiği bu ikili eğitim bir inisiyasyondur. Şamanı sıradan bir insan olmaktan çıkaran, toplunun itibar ettiği bir kişi haline getiren bu inisiyasyon eğitimdir.
TRANSIN TARİHİ VE DESPOT DÖNEM
Sömürgeleştirilmemiş ve sömürgeleşmeye rağmen geleneksel kurumların hala yozlaşmadan kalabildiği toplumlarda posesyon, ekonomik ve siyasi denge yapıları içinde yer alır. Böyle bir ortamda posede toplulukları, mahalli yönetimleri onaylama ve muhafazakarlık fonksiyonunu sağlarlar. Trans böyle bir ortamda yaygınlaşamaz. Trans Asya tipi üretim tarzının çöküşüyle ortaya çıkmıştır.
Despot Dönemdeki Tahakkümcü Transın Temel Özellikleri
Bu dönemdeki trans biçimi, gerek posedenin kişiliğini kaybetmesi özelliği ile, gerekse derin bir ipnoz halinde somnambolik halde dans etme özelliği ile karakterize olur.
Tahakkümcü transın, ipnoz ve telkin gibi çeşitli işlem ve yöntemlerle meydana geldiği görülüyor. Bu tür etkilemeler yapay yollar gibi görünüyorsa da, aslında baştan beri doğa fiilen mevcutturlar. Buna şartlandırma da dahildir. Pavlow’dan beri biliniyor ki tüm canlı varlıklar şartlandırılabilir. Bu dönemdeki ayinlerde davul ve vurmalı çalgılar, şartlandırmadaki uyaran-cevap ilişkisinin oluşturulmasında rol almışlardır.
Trans ve posesyon halinin hemen her döneminde hem din hem de tedavi ile ilişkilendirilmiştir. Din ile ilişkilendirme azaldığı oranda tedavi konusu ön plana çıkmıştır.
Romalılar ve Eski Yunanlılar delilikleri ikiye ayırırlar:
İşte böyle durumlarda trans bir tedavi metodu olarak kullanılabilir. Toplumdan kaçan veya isyan içinde olanları topluma kazandırmaya çalışır.
Trans olayında müziğin de çok önemli bir yeri vardır çünkü transtaki danslar müzik eşliğinde yapılır.
Transın tiyatroda da büyük önemi vardır. Zaten ilk yunan tiyatrosu da ayinle başlamıştır.
Trans tarihte çok çeşitli amaçlara yönelik kullanılmıştır. Bazen bir tedavi yöntemi olarak, bazen de zulme karşı bir direniş şeklinde vs.. kullanılmıştır.
TANRI ADAMLARI TARİKATI
Ekstatik transa her yerde rastlanır. Her zaman her yerde varolmuştur. Ortadoğu hep mistik akımların harekete başladıkları bir ocak olmuştur. Ancak mistisizmin aynı biçimlerine diğer bölgelerin de tanık olduğunu kabul etmek gerekir. Rusya’da Danila Philipen Klüstizm (Tanrı adamları) tarikatını kurmuştur. Bu tarikatla, Şamanizm arasında büyük benzerlikler var. Ancak bu tarikatta transa geçme ve ekstatik coşkunluk daima kolektif bir nitelik taşır. Burada insanlar bir topluluk halinde bir çember oluştururlar, bu çemberin içinde bir veya birkaç kahin dansçıları ses ve soluğu ile canlandırır. Uyum, ayine katılmayan seyircilerin şarkısı ve el çırpmasıyla sağlanır. Dansçılar ise bıkıp, usanmadan kısa bir nakaratı tekrarlarlar. Ritm git-gide artar ve bu durum dansçıların kendinden geçmelerine sebep olur.
Ülkemizde de bazı tarikat ayinlerinde aynı şekilde çember oluşturularak “Hu, Allah” nakaratının tekrarlanması yukarıda anlatılan olayla benzerlik göstermektedir.
Bu tarikatta bir de çilecilik ve ekstaz coşkunluğu vardır. Çilecilik özellikle cinsel orucu gerektirir. Buna karşılık ekstatik coşkunluğun bazı durumlarda had safhaya vardığında her türlü cinsel sapıklıkları içerdiği anlaşılıyor. (yani tam anlamıyla bir rezaleti) Bu cümleden olarak bu ayinlerin İslam’daki tarikatların ayinlerine benzetmek yanlış olur.
Bu tarikata gidenler genellikle köylüler, cahil halk ve kadınlardır. Tarikat köylünün gerçeklerden kaçıp, daha saygın ve daha coşku verici bir yaşam arayışı ihtiyacını karşılar. Vs..
Burada Vudu Tapınçlarında transtan bahsetmek yerinde olacaktır.
Vudu: Haiti Cumhuriyeti köylü sınıfı ve kent proleteryasının büyük çoğunluğunun dini olup Katolik uygulamalarla karışmış Afrika kökenli ayin ve inanışlar bütünüdür.
Köleler her sabah ve akşam, kırbaç darbelerinin temposu altında yüksek sesle dua etmek zorundadırlar.
Vudu’da üç tip posesyon tipi var:
Trans belli dönemlerde ilahilik vasfını kaybederek şeytani bir şekle bürünmüştür. Artık burada ayinleri yönetenler kahinler ve rahipler değil de büyücü kadınlardır.
Trans Hıristiyan Avrupa’da ilk kez 16. ve 17. Yy. da lanetlenmiştir. Hıristiyanlığın “posesyon” üzerindeki baskısı transın eski çağlardan beri süregelen kurumlarını yıkmış; fakat, baskılara rağmen “trans akımı” gizli de olsa ayakta kalabilmeyi başarmıştır.
Not: Trans bazı toplumlarda ruhsal tedavi amacına yönelik olarak kullanılmıştır. Transı bazen bir dua bazen de bir boşalım olarak ele almak gerekir. Kolektifleştirme aşamasından önceki dönemlerde bireysel olan transa geçirme uygulamaların ilk dönemlerde tedavi edici fonksiyonunun olmadığı varsayılabilir. Hastanın transa geçmesi ancak muayene ve tedavi sırasında meydana gelir ve hasta bu transla iyileştirilir.
Genellikle bütün trans tipleri dans edilerek icra edilir. Bu danslarda da önemli unsurlar mevcuttur ki bunların en önemlisi müziktir. Müzik eşliğinde inanlar dans ederler. Ve belli bir zamandan sonra kendilerinden geçerek bir vecd haline ulaşırlar ve vücutlarını bir titreme alır. Artık bu durum sonunda dansa katılanlarda bir rahatlama görülür. İşte bu da bir rahatlama şeklidir her halde. Ancak daha öncede belirttiğimiz üzere bazen bu trans hallerinde çok şaşkın hareketler de yapılabilmektedir. Özellikle bazı dans çeşitlerinde.
Bütün bunlardan sonra ipnotizmadan bahsetmek gerekir. Çünkü bilim çevrelerinde trans ve posesyon halleri, ipnoz ve telkinle yapılan hallerle bir tutulmuştur.
İpnoz: Kişinin bir başka kişi tarafından kontrol edilen ve belirlenen sınırlar çerçevesinde ben’in değişik bir biçimde, geçici olarak bulunduğu haldir.
İnisiyasyon: Bir eğitim sürecidir. Yani posesyon uygulamalarının olduğu kültürlerde adayların bir ilahın posedesi olacak seviyeye gelmek üzere yetiştirildikleri bir eğitim sürecidir.
SONUÇ
Kitapta konular genelde hikayemsi ve dağınık bir tarzda ele alınmış, bazen birarada anlatılabilecek meseleler dağınık ve tekrar biçiminde ele alınmış. Bu arada bazı tutarsız benzetmeleri var. Mesela; “Tanrı Adamları Tarikati” nin ayinlerini, Türkiye’deki bazı tarikatlarda yapılan ayinlere benzetmektedirler. Gerçi bunlar şekil olarak benzerlik gösteriyor belki ama içeri olarak bir alakası yok. Çünkü söz konusu tarikattaki trans olayında bazen cinsel sapkınlıklarda meydana gelebiliyorlar. Buna karşılık İslami tarikatlarda böyle bir şey söz konusu değildir.
Bütün bunlara rağmen kitabın faydalı yönleri de yok değil. En azından değişik şekillerdeki trans olayından haberdar ediyor. Ama yine de illa ki okunacak bir kitap değil.